TURQCE CHAT

TURQCE OKEY SALONU

Tarayiciniz java desteklemiyor ya da engelliyor.

EL FALI

El Falı


1.Bölüm

Sevgili okuyucular, şimdi size "el çizgilerinin okunması" denilen ve insanı adeta gözler önüne seren sanattan bahsedeceğiz. Belki de şimdiye kadar gündelik hayatınızla çok meşgul olduğunuz için, elinizdeki çizgilerin anlamını öğrenmeyi merak etmemiş, ya da zaman ayırmamışsınızdır. Belki de hayat denilen çetin mücadelede elinizdeki çizgilerin anlamını bilmenin size ne gibi faydalar sağlayacağını dahi bilmiyorsunuz.



Size el falına bakmayı öğretmeye çalışacağız ve emin olun öğrendiğiniz hiçbir şey size bu kadar fayda sağlamayacaktır. Zira elinizdeki çizgilerin anlamını öğrenirseniz, her şeyden önce kendi kendinizi öğrenmiş olacaksınız. Kendi kendini bilmek kadar da önemli bir şey yoktur. Bu bilgi para ile ölçülemez.



Aynı zamanda başkalarının da karakterini ve gelecekteki durumunu öğrenebilirsiniz. Bu da size adeta bir nevi üstünlük verecek ve her gittiğiniz yerde daima birçok kimseler tarafından saygı duyulmanıza sebep olacaktır. Zira herkes kendi ellerindeki çizgileri merak eder. Bu yüzden el falı artık bir salon oyunu olmuştur.



Şimdi bu "ilmin" kısa bir tarihçesini yapalım. Bu "ilim" nereden geldi, hangi memleketlerde ilgi gördü? Bu çizgilerin haber verdikleri şeylere önem veren insanlar nasıl hareket ettiler? Bu sorulara yanıt vermeye çalışalım.

EL FALINI "İCAT EDENLER"

El falının bir tarihçesi olabileceğini hiç düşünmediniz değil mi? Bu fal şeklinin daha çok batıl itikatlara inanan kimseler tarafından ortaya atıldığını ve sadece kapı, kapı dolaşan çingeneler için bir kazanç vasıtası olduğunu zannediyorsunuz değil mi? Eğer bunu düşündünüzse, bunun sebebi el falı hakkında fazla bir şey bilmemenizdir.



El falı ilk olarak Hindu'larda başlamıştır. O çağlarda ilmin başlıca konusu insandı. Hindu'lar insan'ı kainatın en mükemmel varlığı sayıyorlardı. Onların nazarında insan gerçekten Allah'ın evladı idi ve dünyada her şey onun için, onun kullanabilmesi için yaratılmıştı. Bunun içindir ki, insanı inceleyerek tanrıyı öğrenmeye imkan bulacaklarını zannediyorlardı. Gözlerini göklere doğru çevirmişlerdi. Yıldızların insanın hayatı üzerinde etkili olup olmadığını araştırıyorlardı. Meşhur "Fadik" rakamlarını da ilk kez Hindular bulmuşlardı.



BURÇLARIN ETKİSİ

Aynı zamanda herhangi bir burç'ta doğan bir insanın falan yahut filan karakterde olacağını, doğuştan falan yahut filan yıldızların şu veya bu durumlarda olmalarının bir rol oynayabileceğini ilk kez ileri sürenler onlardır. Bildiğiniz gibi, bugün dahi burçların insanların hayatı üzerine etki ettiğine inanan pek çok insan vardır.



Hindular önce vücudun çizgilerini ve şeklini tetkik ederek "Mastrika" adını verdikleri bir ilim kurdular. Ondan sonra eldeki çizgilere dikkat ettiler ve "Samudrika" adını verdikleri el falının esaslarını kurdular.



FİLOZOFLAR DA EL FALI BİLİYORLARDI

Hindulardan sonra el falı öncelikle Çin'de, Tibet'te, İran'da, Mısır'da ve nihayet eski Yunan'da ilgi gördü. Özellikle eski Yunan'da çok itibar edilen bir şeydi. Yunan filozoflarından birçoğu el falını öğretiyorlardı.



Filozof Anaksagoras milattan 440 yıl önce öğrencilerine bu el falını öğretmiştir. Hispanus Büyük İskender'e el falı konusunda bir eser göndermişti. Bu esere sonradan "Altın harflerle yazılı eser" adlı verilmişti.



SEZAR KARŞISINDAKİNİ NASIL TANIMIŞTI

Aristo, Paracelsus, Cardamis ve İmparator Augustus gibi kimseler, o devirde, el falına çok önem vermişlerdir. Sonradan tarihçi Josep Huş'un kaydettiğine göre, Sezar el falını o kadar iyi biliyordu ki, kendisine Herod'un oğlu süsünü veren bir adam Sezar'la görüşmek istemiş, fakat Sezar bu adamın elinde kraliyet işaretlerini görmediği için Kral Herod'un oğlu olmadığından şüphelenmiş, sonra da bunun doğru olduğu anlaşılmıştı.



Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasını takip eden korkunç savaşlardan sonra el falı da birçok diğer ilimler ve sanatlar gibi unutuldu. Batıl itikatlar seviyesine indi ve kapı, kapı dolaşan çingenelerin yahut göçebelerin işi oldu.



NEDEN YASAKLANMIŞ

Ancak 1475 yılında bir Alman, "El-Çizgilerini OEla Sanatı" isminde bir kitap yayınladı. 1490 yılında (Cyromantia Aristotlis cum Figurs) isimli eser yazıldı. Bu eser bugün İngiltere'de Birtish Museum'dadır.



Avrupa'ya yayılan el falı, sonra İngiltere'ye de yayılmış fakat Kral VIII. Henry, belki de talip olduğu kadınlar geleceklerini el fallarından öğrenirler diye el falını yasaklamıştı. Bilindiği gibi Kral VIII. Henry evlenmiş olduğu bütün eşlerini katletmiştir.



Fakat ne gariptir ki, Kral VIII. Henry'nin kızı Kraliçe Elizabeth de el falına çok merak.sarmış ve bu sanatın ilerlemesini teşvik etmiştir. Böylece İngiliz Sarayına ilk olarak resmen bir falcı tayin edilmiş ve Dr. John pee dönemindeki bu falcı Kraliçe Elizabeth'e birçok işlerinde tavsiyelerde bulunmuştur. Bir gün falcı Dr. John Dee, Kraliçe Elizabeth'e İspanyol armadasının İngiltere'ye hücum etmesinin muhtemel olduğunu söylemiş, bunun üzerine armadanın yolunu kesmek üzere harp gemilerinin yapılması emredilmiştir.



AKLIN HİZMETÇİSİ

O tarihten bu yana el falı daima insanların araştırma isteğini tahrik edip durmuştur. Akıl ile el arasında, vücudun başka bir organı ile akıl arasında olduğundan daha fazla duyu sinirleri vardır. Bu sinirler nesiller boyunca o kadar büyük bir önem taşımıştır ki, el hareketli olsun hareketsiz olsun daima "insanın zihninden geçen herhangi bir düşüncenin en sadık hizmetçi sidir." denilebilir.



1853 Yılında profesör Mesmer isminde bir bilim adamı parmaklarının ucunda ve el'in avuç içi çizgilerinde, belleğe bağlı sinirlerin uçlarının bulunduğunu ve bu uçların, bir insan yaşadıkça birtakım titreşimlerde bulunduğunu ispat etmiştir.



Demek ki, çizgiler bir insana mizacını, karakterini hatta sağlık durumunu ortaya sermektedirler. Bu bakımdan dünyada hiçbir insanın avucundaki çizgilerin neden başka bir insanın avucundaki çizgilere benzemediğini kolaylıkla anlamak mümkündür.



DOĞADA HİÇBİR ŞEY SEBEPSİZ DEĞİLDİR

Sir Thomas Browne, "Religoio Medici" isimli eserinde şunları yazmıştır:



"Yüzümüzdeki çizgilerden başka elimizde de birtakım esrarengiz çizgiler yardır. Bunların rastgele bir şekilde çizildiklerini zannetmiyorum. Zira onları çizen el hiçbir zaman bir şeyi sebepsiz yapmaz... Bundan başka, şuna da eminim ki, kendi elimde gördüğüm işaretleri ve çizgileri asla başka bir elde bulamayacağım."



İnsanlar, yüz hatlarının mesela burnun, gözlerin yahut kulakların sınırlı birer şekli olduğu kabul edildiğine göre, eldeki çizgilerin de sınırlı bir şekilde olması gerektiğini kabul etmişlerdir.



Burnu anormal derecede iri olan bir insanın yüzüne baktığınız zaman "Bu adamda bir anormallik var" diye düşünürsünüz ve bu hususta haklı olabilirsiniz. Aynı şekilde mesela: Bir kadının yahut bir erkeğin elinde akıl çizgisinin herkesin elinde olduğu gibi ufki olacak yerde birdenbire yukarıya doğru uzadığını görünce, haklı olarak: "Bu insanda bir anormallik var." diye düşünebilirsiniz.



HER ÇİZGİNİN ANLAMI VAR

Fakat el falında biraz daha ileri giderek böyle bir çizgisi olan bir insan hakkında "cinayet işlemeye eğirimi vardır." diye düşünebilirsiniz. Aynı zamanda el falı hakkında daha fazla bir bilginiz varsa "Bu insanın falanca tarihte bir cinayet işlemesi muhtemeldir" diyebilirsiniz.



Aynı şekilde bir insanın elindeki çizgilere bakarak ne kadar başarılı olup olamayacağını anlayabilirsiniz. Zira bir insanın hayatta başarılı olup olmaması kabiliyetlerine, eğilimlerine bağlıdır. En mütevazı ailede doğmuş olan bir bebeğin elinde net bir şekilde bir başarı çizgisi varsa, bu çocuk, ileride karşısına çıkan engeller ne olursa olsun, hepsini yener ve başarılı olur. Öğreniminin veya kültürünün az olması ona engel olmaz. Çocuk ne pahasına olursa olsun kişiliğini geliştirmek imkanını bulur.



KIRIK KÖPRÜYE GELMEDEN

Bilgi eksikliğini gerekiyorsa akşam kurslarına devam ederek tamamlar ve daha ilerideki yıllarda içindeki bu irade ve azim onu hayat mücadelesinden alıp ön plana geçirir. Böylece çocuk doğarken sahip olduğu yetenek sayesinde kendisini geliştirir.



Bir insanın elinde cinayet eğilimini gösteren çizgi nasıl daha çok küçük yaşta kendini belli ediyorsa, o insanın başarıya ulaşıp ulaşamayacağını ve yetenek sahibi olup olmayacağını gösteren çizgiler de daha küçük yaşta kendilerini belli ederler. Bu yetenekleriyle de başarıyı sağlarlar.



Bir insan herhangi bir yerden geçerken karşısına yıkılmak üzere olan bir köprü gelirse, başka bir yola mı sapar yoksa köprünün tamir edilmesini mi bekler? Yoksa bu köprünün yıkılmak üzere olduğunu gördüğü ve bunun peşin işaretlerini hissettiği halde, buna önem vermeyerek yoluna mı devam eder?



Şüphesiz, akıllı bir insan bu son hareketi yapmaz. Bir insan elindeki çizgilerde hayat yolunda kendisini böyle bir şey bekliyorsa, bu işareti hesaba katarak zamanında tedbir alarak bu yıkık köprüye doğru kendisini yönelten eğilimlere gem vurabilir. Hatta gerekiyorsa bambaşka bir yol da seçebilir.



ÇİZGİLER BİRER "HABERCİ"DİR

Elinde cinayet işleyebilir işaretleri bulunan şahıs, belki de çocukluğunda gayet uslu bir çocuktu. Fakat henüz çocukluğunda elinin içindeki çizgilerden, iradesini kemiren zaafların işaretini oElasını bilmediği için daha o zaman ruhunda kötü bir tohum halinde gelen eğilimlerinin gelişmesine fırsat vermiştir. Aradan yıllar geçtikten sonra zavallı annesi, oğlunun işlediği cinayet yüzünden idam cezası ile cezalandırıldığı zaman büyük bir olasılıkla çocuğun elindeki o "kırık köprü" işaretini görmemiş olduğu için vaktinde tedbir alamamış olduğunu aklına bile getirmemiştir.



Birçok durumda olduğu gibi, bu olay da bilgisizliğin bir neticesidir. Zamanında tedbir alınacak bir durumun olduğunu bilmemekten ileri gelmiştir. Bir genç kız evlenince, mesut olup olmadığını bilmek ister, elindeki çizgiler, ona hemen evlenmektense, bir müddet daha beklediği takdirde, daha mesut bir evlilik yapacağını işaret ediyorsa, bunu görüp ona göre hareket etmesi şüphesiz mesut olma şansını çok daha fazla arttırır.



ZAMANINDA TEDBİR ALMALI

Tabiat hiçbir şeyi boşuna yaratmaz. Her şey insanlığın en mükemmel seviyesine ulaşmasını temin edecek şekilde yaratılmıştır. Tabiatın bu planının işaretleri elimizdeki çizgilerde mevcuttur. Doğru bir şekilde bu çizgilere bakılırsa bir insan kendisini daha mükemmel bir hale getirmeye çalışabilir ve böylece kendi kendini tanıyarak en iyi kabiliyetlerini kullanmanın çarelerini bulabilir.


El Falı  2.Bölüm




El Falının Üstadı Cheiro

Dünyanın en tanınmış falcılarından biri olan Cherio senelerce birçok meşhurun el fallarına bakarak onların gelecekleri hakkında kehanetlerde bulunmaktaydı fakat, belirli bir dönem sonra emekli olup inzivaya çekilmeye karar vermişti. Amacı bu dönemini boş geçirmek değildi.



Geriye kalan yıllarının pek az olduğunu, zamanın onun aleyhine işlediğini anlayan bir insan olarak birçok eserler kaleme almaya karar vermişti. Zira biliyordu ki, artık yaşayacak pek az zamanı kalmıştı. Her geçen gün onun yapabileceği daha birçok şeyin olduğunu hatırlatıyordu.



Cherio, sıradan bir falcı değildi. Sadece mevcut evlilikler ve iş hayatıyla ilgili gelişmeler hakkında "Kehanetlerde" bulunan bir insan değildi. "Bir insan, kendisini ne kadar çok bilirse, bilgisi o derece derindir prensibini savunan bir falcıydı."



Bunun içindir ki, insanlara her şeyden önce kendi kendilerini bilmeyi öğretmek üzere geri kalan yıllarını yazarak geçirdi. Bitmek bilmeyen bir enerji ile sürekli hayattaki deneyimlerini ve yapmış olduğu araştırmaların sonuçlarını kağıda döküyordu. Her gün bilgisine bir şeyler daha ilave ediyordu ve birtakım notlar alıyordu. Sonunda ölüm eserlerinin altına 'Son' kelimesini yazıncaya kadar çalışmaya devam etti.



Böylece, hayatı boyunca birçok kralların, kraliçelerin, prenslerin ve kontların fallarına bakmış olan Cheiro gelecek kuşağa kalan bir 'Bilgi' bırakmış oldu. Yazmış olduğu eserler öncelikle El Falı ve Numeroloji adlan verilen; rakamların esrarı hakkındadır.



Bunlardan bazıları gerçekten bu konuda bilgi sahibi olanlar için yazılmıştır. Bu bakımdan kolay anlaşılır şeyler değildir. Fakat bazı eserleri de basit bir dille yazılmıştır. Ve böylece bu konuya meraklı olanlara yahut bildiklerinden biraz daha fazla detaylı bilgi edinmek isteyenlere yöneliktir.



Cheiro'ya göre: "Fırsat insanın kapısını hiçbir zaman iki kez çalmaz." Onun yazmış olduğu bu eser sayesinde insan, kendi kendini ve çevresini çok iyi tanıma fırsatını buluyor.



CHEİRO'NUN KEHANETLERİ

Cheiro zamanının en meşhur kahinlerinden biriydi. Son derece güçlü bir şahsiyet sahibiydi. Birçok kabiliyeti vardı. Muhakkak ki, istemiş olsaydı, herhangi bir başka alanda da menşur olabilirdi. Fakat gençliğinde Doğu ülkelerinde yaşamış ve Hinduların, Çinlilerin ye Perslerin Felsefesini okumuş olması, onda derin bir tesir bırakmıştı.



Batı medeniyetinin hüküm sürdüğü batı alemine döndüğü zaman kendi kendine bir söz vermişti: Batıda geçireceği yirmi yıl zarfında, aydın ve yüksek şahsiyetler arasında en az yirmi kişiye Doğuda öğrenmiş olduğu manevi

ilimleri öğretecekti.



Bu amaçla Avrupa'nın birçok önemli şahsiyetlerinin, krallarının ve cumhurbaşkanlarının el fallarına bakmıştı. Sanayide ve ticarette büyük şöhret sahibi kimselerin de el fallarına bakmıştı. Etrafında bulunanları hayretler içinde bırakan tahminleri genellikle doğru çıkmıştı.



El falına baktığı kimseler arasında bilhassa şu şahsiyetlerin geleceği hakkında yaptığı tahminler dikkati çekmiştir: Kraliçe Victoria'nın ölüm tarihini söylemiştir. Kral 7. Eduard'ın hangi yıl ve hangi ayda öleceğini haber vermiştir. Rus Çarı'nı bekleyen korkunç sonu haber vermiştir. İtalya Kralı Umberto ya yapılacak olan suikast teşebbüsünü bilmiştir. Sabık İran Şahı'nın Paris'te bulunduğu bir sırada ona yapılacak olan suikasti bilmiştir.



TİTANİK FACİASINI BİLMİŞTİ

Bütün bu olanlar Cherio'nun haber verdiği şekilde ve tarihlerde cerayan etmiştir. Bunların arasında bilhassa bir falı çok dikkati çekmiş ve zamanında gürültü koparmıştı. Cherio, Lord Kitchener'e ölümünden 22 yıl önce onun el falına bakarak tahminen kaç yasında ve nasıl öleceğini söylemiştir. Cheiro'ya göre Lord Kitcher altmış alti yaşında... ve bir askerden beklenecek şekilde, bir savaş alanında değil, denizde, muhtemelen büyük bir fırtına esnasında bir düşman tarafından esir alınarak ve sürgün edildiği yerde hastalanıp Ölecekti. Cheiro, Lord Kitchener'in falına baktığı sırada Lord Kitchener albay rütbesinde bile değildi...



Lord Kitchener bu falı hiç bir zaman unutmadı, Birinci Dünya savaşı sırasında da bu fal meselesini General de Ballincour'a ve diğer subay arkadaşlarına anlattı. Bilahare "Hampshire" savaş gemisi battığı zaman içinde bulunan Lord Kitchener 63 yaşındaydı.



BÜYÜK BİR AŞK

Cheiro tanınmış bir gazeteci olan W.T. Stead'in de aynı şekilde falına bakarak bir deniz kazası esnasında denizde boğulacağını haber vermişti. Bilindiği gibi Stead, Titanic faciasında boğulmuştur. Cherio, Windsor Dükü'nün el falına baktığı zaman da: "Windsor Dükü'nün elinde gördüğüm çizgilere göre, büyük bir aşk yaşaması, hatta bu aşk uğruna herşeyı bırakması muhtemeldir. Belki de bu aşkı taht'a tercih edecektir." demişti.



El fallarına bakarak dünyaca meşhur olan Cheiro, Londra'da, Paris'te, New York'ta, Chicago'da, Lening-rad'ta, Roma'da el çizgileri hakkında sık sık konferans vermiş ve bu çizgilerin hayatta önemli olaylarla ilişkili olduğunu ispat etmeye çalışmıştır. Bu kısa, fakat çok yalın bir dille yazılmış eserde Cheiro eldeki çizgilerin anlamını detaylı bir şekilde anlatmaktadır.


3. Bölüm


Ön Hazırlık

EL: El şekil ve ölçü açısından çeşitlidir, ayrıca bütün eller birbirlerinden farklıdır. Elleriniz gerçekten eşsizdir ve sizin kişisel imzanızdır.



Elinizin temel şeklinden avucunuzun içindeki en küçük çizgiye, hatta parmak uçlarınızın biçiminden bileğinize kadar elinizde yer alan bütün özellikler sizin hakkınızda oldukça değerli bilgiler taşır. Bu bilgileri açığa çıkarmanın en iyi yollarından biri elinizin izini çıkarmaktır. El izi, canlı el üzerinde görmesi ya da incelemesi zor olan ince ayrıntıların ortaya çıkarılması açısından çok önemli bir rol oynar. Ayrıca dönem dönem el izi çıkarmak başınıza gelecek olayların kaydını tutmanıza yarar. Örneğin bir çocuğun el izinin alınması çocuğun gelişimini kaydedecektir.



EL İZİ NASIL ALINIR

El izi almak, özellikle elin bazı kısımlarının izini çıkarırken sorun yaratabilir ya da mürekkep lekesi etrafa dağılabileceğinden kirli ve zor bir iş olabilir. Ama biraz zaman ve pratikle tekniğinizi mükemmelleştirebilir ve değerli sonuçlar elde edebilirsiniz. Doğru aletlere sahip olmak önemlidir, ama biraz yaratıcılık sayesinde evinizde de işinize yarayacak malzemeler bulabilirsiniz. Örneğin cam parçası yerine parlak bir dergi kapağı, baskı silindiri yerine ise oklava kullanabilirsiniz.





Malzemeler

1.Suda çözülen baskı mürekkebi

2.Cam parçası ya da plastik tabaka

3.Bıçak

4.10 cm. büyüklüğünde baskı silindiri

5.Sivri uçlu bir kurşun kalem ya da keçeli kalem

6.Kağıt sayfaları

1) Cam parçasının üzerine biraz mürekkep sıkın. Ellerinizi sabunlarken temizlenmesi için suda çözülebilen bir mürekkep kullanın. Diğer mürekkepler özel çözücüler gerektirebilir.



2) Silindir ile mürekkebi geniş bir şekilde dağıtın. Köpüksüz, ince bir zemin oluşturana kadar dağıtma işlemine devam edin. Silindirin üzeri eşit miktarda ve aşırıya kaçmadan mürekkeple kaplanmalı. Mürekkep çok kalın olduğu takdirde avucunuzun içindeki çizgiler görünmeyebilir.



3) Mürekkepli silindiri, bilekten parmaklara doğru elinizin içinde yuvarlayın. Biraz zor olmasına rağmen mürekkepli çizgilerin üstüste gelmesini engellemek için avucunuzu tek seferde ve parmak uçlarına kadar mürekkeplemeye çalışın. Gerekirse silindiri avuç ile parmakların kenarlarına doğru yuvarlayarak bütün çıplak kısımlara ulaşın.


4) Elinizi gevşetmek ve eklemlerinizi rahatlatmak için yavaşça havada sallayın. Daha sonra rahat bir pozisyona geçerek elinizi kağıdın üzerine yerleştirin ve hafifçe bastırın.


5) Bıçağı kağıdın altına sokun ve elinizle bileğinizin alt kısmından kaydırarak avucunuzun dış hatlarıyla girintili kısımlarına baskı yapın. Bu hareket avuç içi boşluğunun baskıda görünmesini sağlamak için yapılır.


6) Şimdi bir kalemle elinizin etrafını çizin. Çizgi mümkün olduğunca elinize yakın olsun ve bileğinizin 2-3 santimetrelik kısmını içine alsın. Eğer baskı açık değilse avucunuzu yukarı kaldırarak kağıdı üstte tutun ve bu şekilde bir baskı uygulayın.


7) Kağıda tarihi, adınızı, doğum gününüzü ve hangi elle yazı yazdığınızı eklemeyi unutmayın. Arkadaşlarınızın ya da ailenizin el izini aldığınız zamanlarda da bu bilgileri yazmalısınız.



BAŞPARMAK İZİ NASIL ALINIR

El izi analizinde başparmak önemli rol oynar. Ancak el izi alırken başparmak her zaman çok belirgin bir iz bırakmaz. Bu yüzden tek başına başparmağının izini almak gerekebilir. Kişiliğin ayrıntılarını belirlerken başparmağı izi kadar başparmağın dış hatlarını çizmek de önem taşır.



MALZEMELER

El izi alırken kullanılan malzemeler burada da kullanılabilir. Ayrıca kaşe mürekkebi iyi bir alternatif olabilir ancak bu tür mürekkep özel bir çözücü gerektirebilir.



1) Başparmağınızı ya ince bir mürekkep tabakasıyla sıvanmış bir baskı silindiriyle ya da kaşe mürekkebiyle her yanı kapanacak şekilde iyice mürekkepleyin.



2) İster tek başına ister el izinin yanında, başparmağınızın düz ve perdeli bölümünü rahatça kağıda geçirebilmek için kağıdı masanın köşesine yerleştirin.


3) Parmağın dış hatlarını çizin ve hangi başparmak olduğunu yazın. Başparmağınızın izini aldığınız el ile aynı tarafta olmasına dikkat edin.


3.Bölüm


Hayat Çizgisi

Hayat çizgisi baş parmağın alt tarafında kavis şeklinde olan bir çizgidir. Kısa bir hayat çizgisi genellikle ömrün kısa olacağına işarettir. Aksine uzun ve Baş parmağın alt tarafını hemen hemen tamamen kavrayan, bariz, net bir hayat çizgisi uzun bir ömür işaretidir. (Şekil 1)







Şekil 1

ELDEKİ ÇİZGİLER

a) Hayat çizgisine paralel çizgi.

A: Hayat çizgisi.

B: Akıl çizgisi.

C: Kalp çizgisi.

D: Kader çizgisi.

E: Başarı çizgisi.

F: Sıhhat çizgisi.

G: Evlilik çizgisi.

H: Venüs hilali.



(Bu çizgilerin hepsi bir el içinde bulunmayabilir. Yerleri biraz sağda, biraz solda, biraz yukarıda, yahut aşağıda olabilir.)



Hayat çizgisini kat ederek diğer çizgilere doğru giden çizgiler genellikle uzun seyahatlere yahut büyük değişikliklere işarettir. Fakat hayat çizgisi derin ise bu seyahatleri yapan, insan neticede daima memleketine döner.



Hayat çizgisi elin avuç kısmından dışarıya, üst kısmına kadar taşıyorsa, bu o insanın hayatının son yıllarını yabancı bir memlekette geçireceğine işaret edebilir. Kırık bir hayat çizgisinin kesildiği o noktada ölüm tehlikesi olduğunu gösterir. Hayat çizgisinin üzerindeki muhtelif kısımları, yaşlara göre ayarlayarak bu tehlikenin bir insanın hayatında ne zaman belirebileceğini tahmin etmek mümkündür. Kırık bir hayat çizgisi (Şekil 2) de gösterilmiştir.



Hayat çizgisini kat ederek diğer çizgilere doğru giden çizgiler genellikle uzun seyahatlere yahut büyük değişikliklere işarettir. Fakat hayat çizgisi derin ise bu seyahatleri yapan, insan neticede daima memleketine döner.



Hayat çizgisi elin avuç kısmından dışarıya, üst kısmına kadar taşıyorsa, bu o insanın hayatının son yıllarını yabancı bir memlekette geçireceğine işaret edebilir. Kırık bir hayat çizgisinin kesildiği o noktada ölüm tehlikesi olduğunu gösterir. Hayat çizgisinin üzerindeki muhtelif kısımları, yaşlara göre ayarlayarak bu tehlikenin bir insanın hayatında ne zaman belirebileceğini tahmin etmek mümkündür. Kırık bir hayat çizgisi (Şekil 2) de gösterilmiştir.







Şekil: 2



Hayat çizgisi



HAYAT ÇİZGİSİ ZAYIF OLSA BİLE

Hayat çizgisi sol elde kırık, fakat sağ elde düzgün ise bu, o insan büyük ve tehlikeli bir hastalığa rağmen sağlığına kavuşacak demektir. Hayat çizgisi her iki elde de kırık ise, bu ölüme işarettir. Hayat çizgisi çok ender bir elde görülmeyebilir. Fakat böyle bir şey müşahede edilirse, yani her iki elde de hayat çizgisi yoksa, bu, Ölümün o insanı her an tehdit ettiğine işarettir.



Bununla beraber, şunu da söylemek gerekir ki, baş parmak kuvvetli, akıl çizgisi gayet net ve bariz ise, gayet zayıf bir hayat çizgisi olan bir insan dahi bütün tehlikelere rağmen, uzun ömürlü olabilir. Bu bakımdan, bir insanın kaç yasında öleceğini tahmin etmek zordur. Zira kuvvetli bir irade ve kuvvetli bir zeka çoğu kez bir insanı mutlak bir ölümden kurtarabilir. Hayat çizgisinin hemen altında ve ona paralel bir Merih çizgisi varsa, bu o insanın büyük bir hayatiyete ve enerjiye sahip olduğunu gösterir.



Bu çizgi hayat çizgisinin sona erdiği noktadan daha ileriye gitse dahi bir hastalığın ciddi olmasına rağmen atlatılacağına ve hayatın ne pahasına olursa olsun devam edeceğine işarettir.



Bu Merih çizgisinden hayat çizgisine doğru birtakım Çizgiler iniyorsa (noktalı çizgilere bakınız) bu, bir insanın düşüncesizliğine aceleciliğine ve atılganlığına işarettir. Çoğu kez bu çizgilerin hayat noktasına ulaştıkları noktada bir tehlike mevcuttur, bazen bu, ölüm tehlikesine de işaret olabilir. (Şekil 2)



KARAKTERİ YANSITAN ÇİZGİLER

Hayat çizgisi bir zincir şeklinde ise, yahut küçük küçük parçalardan ibaret ise bu, bünyenin nazik olduğuna işarettir. Bu zincir şekli hayat çizgisinin yalnız belirli yerlerinde görünüyor ve sonra hayat çizgisi tekrar net bir şekil alıyorsa, bu, hastalığın atlatılacağına ve ondan sonra sağlığının düzelmesine işarettir. Eğer hayat çizgisi bir zincir şeklinde devam edip gidiyorsa bu sıhhatin, hayatın sonuna kadar zayıf kalacağını belirtir. (Şekil 3)







Şekil: 3



Hayat çizgisi



Hayat çizgisinden geçen ve başlangıcı Merih çizgisinde olan birtakım çizgiler avucun öbür tarafına kadar devam ederse bu, sağlığın sırf aşırıya kaçıldığı için, heyecana veya tehlikeye olan eğilim yüzünden sarsılacağını gösterir (Noktalı çizgilere bakınız, Şekil 3)



Hayat çizgisi akıl çizgisiyle beraber ise ve avucun ortasına Kadar ondan ayrılmıyorsa, bu çok sinirli çok hassas bir karaktere işarettir. Hayat çizgisi, akıl çizgisiyle birleşik bir halde ise üstelik hayat çizgisi çok zayıf ise bu, o insanın üzüntüden yataklara düşebilecek bir mizaçta olduğunu ve bu yüzden sıhhatinin sarsıldığını gösterir. Böyle bir insan aynı zamanda çok çekingen, çok ihtiyatlı bir insandır hayatın realitelerine karşı cephe alabilecek cesareti yoktur. (Şekil 4)







Şekil: 4



Hayat çizgisi



GÜÇLÜ BÜNYELER

Hayat çizgisi akıl çizgisine çok hafif bir şekilde temas ediyorsa bu o şahsın hassas ve ihtiyatlı olduğunu gösterir. Aynı zamanda bu hassasiyetin ve ihtiyatın yerinde olduğunu da gösterir. Hayat çizgisi baş parmağın hemen altında bulunan Venüs tepesine (Zühre tepesi) çok yakın ise ve bu yüzden avuçtaki bu bölüm daralmış ise, bu, o insanın beden gücünün çok az olduğuna ve hiçbir zaman kuvvetli olmayacağına işarettir. (Şekil 5)







Şekil: 5



Hayat çizgisi



Bu gibi insanlar aşklarında ihtirassızdırlar, evlendikleri zaman da, çocuklarının olma ihtimali çok azdır. Aksine baş parmağın altındaki Venüs tepesi (Zühre tepesi) çok geniş ve bariz ise, bu, daima kuvvetli bir ihtirasa ve kuvvetli bir bünyeye işarettir. Bu gibi insanların çok ateşli bir kişiliği vardır.



HAYAT ÇİZGİSİ YOKSA

Hayat çizgisi ender görülmez. Herhangi bir insanın avucunda hayat çizgisi çok belirsiz ise, bu, her an ölüm tehlikesine işaret olabilir. Fakat baş parmak gayet kuvvetli ve akıl çizgisi de çok derin ve bariz ise, hayat çizgisi zayıf da olsa ömrü uzun olacaktır. Bir insanın hayat çizgisine bakarak kaç yaşında öleceğini tahmin etmek zordur. Zira kuvvetli bir irade, çok güçlü bir bellek genellikle ölüm tehlikesi olsa dahi hayatın uzamasına olanak verir.



Bazı insanların elinde hayat çizgisini "kader çizgisi" ismi verilen Satürn çizgisi (Zuhal çizgisin)den ayırmaya imkan yoktur. Yahut hayat çizgisi Merih çizgisiyle birleşmiş bir halde görülür. Onları birbirinden ayırmak zor olur. Fakat şunu bilmek gerekir ki. hayat çizgisi Venüs tepesinin (Şekil 5) etrafında olmalıdır. Üzerinde olmamalıdır.



YÜKSELME HIRSINI TAŞIYANLAR

Hayat çizgisi genellikle Jüpiter tepesi (Müşteri)'nin hemen altından başlar. Bu, hayatın başlangıcını gösteren yerdir ve buradaki çizgiler genellikle hayatın başlangıcında cereyan etmiş olaylara aittir. Hayat çizgisi Jüpiter tepesi (Müşteri tepesi)'nin hemen üzerinden başlıyorsa, bu büyük bir hırsı göstermektedir. Böyle bir insan başarıya, servete ve şöhrete susamıştır, daima amacına ulaşmak için en küçük bir fırsattan istifade eder.



Genellikle bir insanın Hayat çizgisi ne kadar uzun ise, ömrü kadar uzun olur. Ne kadar kısa ise, ömrü de o kadar kısa olur. Fakat şunu unutmamak gerekir ki, hayat çizgisi genellikle bir insanın enerjisini, sağlığını gösterir. Ölüm ise yalnız hayat çizgilerinde görünmez, akıl çizgilerinde kalp çizgisinde ve Mercur (Utarit) tepesinde de görülebilir. Aynı zamanda hayat çizgisinin ne anlam ifade ettiğini anlamak için her iki eldeki hayat çizgisine bakmak gerekir. Hayat çizgisinden birtakım çizgiler ayrılıyorsa ve bu çizgiler yukarıya doğru gidiyorsa bur bir insanın gelecekte yükseleceğine işarettir. Aksine hayat çizgisinden ayrılan çizgiler aşağıya doğru iniyorsa, bu hayatın belirli bir safhasında bir insanın başarısızlığa doğru gideceğine yahut hayat seviyesinin daha çok olumsuza doğru gideceğine işarettir. Bu çizgiler herhangi bir tepeye doğru gidiyorsa hangi tepeye doğru yönelmişse hayatın o aşamasında o tepenin yükseldiği anlam etkisini gösterecektir.



TEHLİKE İŞARETLERİ

Hayat çizgisinden ayrılan çizgiler güçlü, derin ve uzun ise, bu, hayatın tamamen değişeceğine ve başka bir istikamet takip edeceğine işarettir. Hayat çizgisinden ayrılan bir çizgi bütün avucu kat ederse bu, bir insanın deniz aşırı bir ülkede uzun zaman kalacağını gösterir. Böyle bir çizgi Satürn (Zuhal) tepesinde (Şekil 6) sona ererse, bu mesleğin değişeceğine işaret olabilir. Fakat tam bilgi edinmek için Satürn (Zuhal) çizgisine veya Apollon tepesine bakmak gerekir. Hayat çizgisinin sonunda bir çatal seklinin bulunması sağlığın, hayatın sonuna doğru sarsılacağına işaret olarak kabul edilir. Bu çatal şekli ne kadar geniş ise sağlıkta o kadar zayıflar. Hayat çizgisinin üzerinde haç yahut yıldız işaretlerinin görülmesi işaret olabilir.



Hayat çizgisinin nelere işaret ettiğini anlamaya çalışmadan önce çizginin kendisine çok dikkatle bakmak gerekir. Hayat çizgisi derin, pürüzsüz ve düzgün ise, bu, hayatın gayet iyi geçeceğine, bünyenin çok kuvvetli olduğuna işarettir. Böyle bir hayat çizgisi olan insanlar her çeşit hastalığa tahammül ederler. İnce ve belirsiz bir hayat çizgisi daima zayıf bir bünyeyi işaret eder. (Şekil 7)







Şekil: 7



Hayat çizgisi



Hayat çizgisi bir merdiven şeklinde kısa kısa çizgilerden ibaretse o zaman sağlık zayıf demektir. Bununla beraber böyle bir merdiven şekli daha çok küçük hastalıkların belirtisidir. (Şekil







Şekil: 8



Hayat çizgisi



Zincir şeklindeki hayat çizgisi (Şekil 9) daima nazik bir bünyeye işarettir. Bu zincir şekli ne kadar devam ederse o kadar zaman sağlık zayıf olacak demektir.







Şekil: 9



Hayat çizgisi



Hayat çizgisinde ada biçiminde birtakım yuvarlak çizgiler de hastalığa işarettir. Bu yuvarlak şekillerden sonra hayat çizgisi düz olarak devam ediyorsa, bu, hastalığın atlatılacağına işarettir. (Şekil 10)







Şekil: 10



Hayat çizgisi



Hayat çizgisinin üzerinde her çeşit pürüz, her çeşit sekil genellikle birer rahatsızlık belirtisi olarak kabul edilir. Kesik hatlar, zincir şekilleri, merdiven şekli daima bir hastalık yahut herhangi bir rahatsızlık belirtisi olarak kabul edilir. Kesik hatlar, zincir şekilleri, merdiven şekli daima bir hastalığın yahut herhangi bir rahatsızlığın habercisidir. Bazı falcılar, hayat çizgisinden çıkan bazı çizgilerin hangi hastalıklara işaret ettiğini tahmin etmeye çalışırlar. Örneğin: hayat çizgisinden çıkan bir çizginin kalp çizgisini kat etmesi ve Apollo tepesinin altına kadar gitmesi, bir kalp hastalığına işaret olarak sayılmıştır.



Haç şeklinde, yahut daha doğrusu parmaklık şeklinde birtakım çizgilerin hayat çizgisinden çıkıp Mercure (Utarit) tepesine kadar girmesi dolaşım hastalıkları belirtisi sayılır.



Bunlar gösteriyor ki, hayat çizgisine bakılarak bir insanın sağlık durumunu anlamak mümkündür. Fakat bunun için çok daha detaylı bir araştırma gerekir ki, bunu böyle küçük bir eserde yapmaya imkan yoktur.



Özellikle yıldız şekilleri daima önemli bir anlam taşır. Hangi çizginin üzerinde olursa olsun, yıldız şekline daima önem vermek gerekir.



Hayat çizgisinin üzerinde yıldız daima ani ölüm, yahut maddi veya manevi herhangi bir darbe anlamı taşıyabilir. Bütün bunlar gösteriyor ki, hayat çizgisi genellikle bir insanın sağlık ve beden durumu ile bazı önemli olayları işaret eder. Hayat çizgisi üzerinde bir kare şekli daima bir 'tamir' işaretidir. Böyle bir şekil daima bir kaybın yahut bir felaketin 'tamir' edileceğine işarettir. (Şekil 11)